26 Eylül 2015 Cumartesi

Duygu Özlem

Duygu Özlem Demir Eshikumo

11 Eylül 2012 Salı, "Lalabey Paylaşım, Dergi Sanat, Sanatlog; Teşekkürler Yeni Dostlarım..." başlıklı bir yazı...

"On yıl önce bir gün bilgisayarımda şöyle bir not göreceğimi bilsem ne düşünürdüm bilmiyorum:

Duygu Özlem Demir, sizin Duvarınızda bir şey paylaştı: MEHMET ARAT KALEMİNDEN|”ÜÇ ÖĞÜN SEVGİ”.

Ama işte dün bu mesajla sevindim. Duygu Özlem Demir'in hiç görmediğim, belki hiçbir zaman karşılaşmayacağım dostlarımdan biri olduğunu söyleyebilirim.

Onun çağrısıyla bir süredir Lalabey Paylaşım için yazıyorum. Sonra yine yeni dostlarımdan Nilgün Altan'dan Dergi Sanat ve Hakan Bilge'den Sanatlog için birer çağrı aldım.

Yazmak ve hele paylaşabilmek çok güzel. Keşke yaşamı ve dünyayı anlatabilmek için daha çok zaman bulabilsek."

....

Yeni çağın iletişim devlerinden Facebook'a sorarsanız, ben ve Duygu Özlem Demir Eshikumo Şubat 2012 tarihinden beri Facebook'ta arkadaşmışız.

Sanırım doğrudur. Belleğime hiçbir zaman güvenemedim. Ama başlangıçta çok yabancılık çektiğim bu yeni ortamda ilk dostlarımdan birinin sevgili Duygu Özlem olduğunu söyleyebilirim. Onun bu enerjiyi nereden, nasıl bulabildiğini, hem paylaşım dünyasında, hem de gerçek dünyada aynı anda var olarak bunca işe, yazılara, röportajlara yetişebildiğini anlamak kolay değildi. Onun yaptıklarını izlemek benim için adı konmamış bir eğitim oldu.

İnternet yaşamı hem kolay, hem zor. Her türlü bilgiye ulaşabiliyorsunuz ama onlarla başbaşa kalacak zaman bulamıyorsunuz. Hızlıca okuduklarınızın, gördüklerinizin, dinlediklerinizin çoğu, "Işıktan Düşen Notlar" gibi, bir an sonra uçup gidiyor.



Duygu Özlem Demir'in çağrısıyla Lalabey Paylaşım için yazma sürecim şöyle başlamıştı:


Duygu Özlem Demir Eshikumo, 09.03.2012 19:52
Merhaba öncelikle. Bir anket yapıyorum, katılır, fikirlerinizi paylaşırsanız çok memnun olurum sevgiler...
Linke tıklamanız ve yönlendirildiğiniz sayfadaki soruları cevaplamanız yeterli, teşekkürler...
BU SAYFADA BULUNAN SORULARI: "Yorum yap kısmına Adınız Soyadınız, E-Mail adresinizi girerek cevaplandırabilirsiniz."

Mehmet Arat, 13.03.2012 18:48
Merhaba Duygu Hanım, biraz geç olsa da bir iki satırla yanıtlamaya çalıştım. Çabalarınız için teşekkürler.

Duygu Özlem Demir Eshikumo, 13.03.2012 19:55
Çok teşekkürler. Her zaman dikkatle takip edip yorumlar yaptığınız için. İçtenlikle teşekkürler, sevgiler..

Duygu Özlem Demir Eshikumo, 02.04.2012 22:16
Mehmet Bey, sizin de yazılarınız var sanıyorum. Sitemizde yer vermek isterim, yazarımız olur musunuz? 2 haftada 1 yazılarınızı yayınlarız. Ne dersiniz?

Mehmet Arat, 03.04.2012 16:59
İlginiz için çok teşekkürler Duygu Hanım. Belirli bir konu ve süre sınırlamanız var mı? Ortalama ayda bir kısa deneme iletsem olabilir mi?

Duygu Özlem Demir Eshikumo, 03.04.2012 17:03
Sizi çok zorlayacaksa olabilir böyle de. Konumuz gelişim, kültür sanat, eğitim, ekonomi, sosyal olabilir. Bizim konseptimize uygun olması açısından özgün, gelişime yönelik yazılar olması gerektiğini düşünüyoruz. Teşekkürler...

Mehmet Arat, 15.04.2012 03:26
Merhaba Duygu Hanım, bir sunuşla birlikte ilk yazıyı hazırladım.

Konu, yaşamda büyük etkisi olan bilim ve sanattı.

"İnsanın yükselişi bilimle başlıyor, teknolojiyle yaşamı değişiyor, sanatla doğanın kusursuzluğuna insanca bir yorum geliyor. Bilimden teknolojiye, teknolojiden yaşama bir akış, bir etkileşim var. Yaşamın istekleri teknolojiyi yönlendiriyor, bilimin yolunu çiziyor. Sanat, yaşananların, güzelliğin ve duyguların, geçmişin ve geleceğin en etkili parlayışları olarak ayrı bir önem taşıyor." (1, 2)

Bilimden yaşama uzanan yolun çevresinde gezinecek bu yazılar böyle başladı. Düzenli bir iletişimimiz, verimli bir işbirliğimiz oldu. Biri dışında gönderdiğim tüm yazılara yer verildi. Yayımlanamayan yazıyla ilgili Duygu Özlem'in mesajı ve sonrasında karşılıklı yazışmamız bence farklı yaklaşımların sorun yaratmadan nasıl konuşulabileceği, anlaşılabileceği ve çözümlenebileceği hakkında örnek sayılabilecek düzeydeydi.

....



Ekim 2012'de paylaşım kavramının çözümlenmesi çabası vardı:

Duygu Özlem Demir Eshikumo, 30.10.2012 14:05
Bu ayki site temamız paylaşmak üzerine, dilerseniz yazınızı bu tema üzerinden yazabilirsiniz.
Sizin bakış açınız çok önemli bizler için. Birkaç soru da olsa linke tıklayarak "yorum yap" kısmından cevaplandırabilirsiniz...

Mehmet Arat, 31.10.2012 18:07
Duygu Hanım, yanıt yok ama epey soru sıraladım. İlginç ve önemli bir başlık olmuş. Sanırım bu ayın yazısını da paylaşmak konusunda gönderebileceğim.

Duygu Özlem Demir Eshikumo, 31.10.2012 19:47
Harikasınız Mehmet Bey, iyi oldu soru olması. Paylaşım yazınızı da bekliyorum sabırsızlıkla.

Paylaşım yazısı, maskelerin ardındaki aydınlık yüzleri arıyor, çocukça bir düş kuruyordu:

"Bütün ideolojilerin aydınlık, içten, duru, düşünen, güzel sesleri! Birleşin!" (3)

....



Duygu Özlem Demir Eshikumo'ya pek çok açıdan teşekkür borçluyum. Önce herkesin ışık hızıyla uzaklaştığı bu anlık ortamda sıcak bir dost olduğu, sonra paylaşım dünyasında yürümemi sağladığı ve Lalabey Yazıları'nın önünü açtığı için. (4)



9 Kasım 2013'te Duygu Özlem, doğum iznine ayrılacağını, çok uzun bir süre (büyük bir ihtimal sonrasında da) olmayacağını, bu yüzden paylaşım nöbetini bir arkadaşına aktardığını bildirdi.

Aralık'ta Ayça Uçar'dan bir mesaj geldi:

"Öncelikle, birbirinden değerli yazılarınızı Lalabey ailesi ile paylaştığınız için çok teşekkür ederiz. 2013 yılı içerisinde, siz yazılarınızı Lalabey Paylaşım ile, biz de okuyucularımız ile paylaştık. Paylaştıkça; bakış açımızı, bilgimizi, bildiğimizi, sevgimizi, hedeflerimizi, hayallerimizi derinleştirdik. Şimdi yepyeni bir yıl bizi bekliyor! Bu yeni yıldan neler bekliyoruz? Neler yapmayı hayal ediyoruz? Siz değerli yazarlarımızdan, 2014'le ilgili dileklerinizi Lalabey ailesi ile paylaşmanızı rica ediyoruz. Göndereceğiniz yeni yıl yazılarını Paylaşım sitesinde yayınlayacağız. Herkese şimdiden çok teşekkür ederim. Yeni yıl hepimize sağlık, huzur, kazanç getirsin..."

Daha sonra bu yazılar "Yeni Yıl Mesajı" olarak paylaşım sitesinde birlikte yer aldı.

"Bu yeni yıldan neler bekliyoruz? Neler yapmayı hayal ediyoruz?" diye soran Ayça Uyar'a neler söyleyebileceğimi düşünürken geçen yılın sonunda yazdığım öyküden bir bölümle başlamaya karar verdim. Her yılın son gününde bir anlamda aynı olayları yeniden yaşıyoruz. Dünya güneşin çevresinde bir tur daha atmış, bizler yaşamın gizemli yolunda on iki aylık yeni bir deneyim kazanmış oluyoruz. Duygu Özlem Demir Eshikumo gibi önceki yıl yaşamına yeni bir güzellik katılmış anneler için yeni yılın çok farklı olacağına kuşku yok. (5)

Sonraki yazılarla ilgili iletişimimiz Ayça Uçar'la sürdü.

....


Gerçek dünyada karşılaştığımız kişiler de çoğu kez ilk anda yalnızca bir yüz oluyorlar. Konuştukça, göz göze geldikçe birbirimizi tanıyoruz, iyi kötü uyan uymayan yanlarımızı karşılıklı görmeye başlıyoruz. Görünenin ardında bir algı bütünü oluşmaya başlıyor. Sonunda karşımızdakini göklere çıkarmayla yerin dibine batırma arasında bir konuma yerleştiriyoruz.

Birbirimizi yalnızca mesajlar ve yazışmalarla gördüğümüz koşullarda da durum çok değişmiyor. Bir süre sonra anlaşıp anlaşamadığımız, dünyaya ve temel değerlere nasıl baktığımız, dilimiz, konuşma biçimimiz, sevgimizi ve düşmanlığımızı nasıl gösterdiğimiz ortaya çıkmaya baŞlıyor.



Duygu Özlem Demir Eshikumo'yu düşüncelerini içtenlikle dile getiren, dolaysız, sıcak ve açık bir insan olarak tanımaktan mutluluk duydum.

Lalabey paylaşım röportajları başlığı altında "birbirinden değerli ve etkin" kişilerle başarılı söyleşiler gerçekleştirdiğini biliyorum.

Milliyet Blog sayfasında Duygu kendini şöyle tanıtmış:



"Merhaba, Ben Duygu Özlem Demir. Ankara Üniversitesi Bilişim Teknolojileri 2006 yılı mezunuyum. Fizik ile eğitimime devam şansım oldu kazandım ama şu an için örgün okumaya zamanım olmadığından malesef şimdilik askıya aldım. 4 yıl bilgisayar öğretmenliği yaptıktan sonra şimdi LALABEY EĞİTİM DANIŞMANLIK firmasında yayın editörlüğü yapıyorum. Aslında blog'ta olmamın en önemli sebebi de bu. Yayın editörlüğünde bloglardan bir çok konuda faydalanabileceğimi ve fayda sağlayabileceğimi düşünüyorum. Her ay düzenli olarak tema belirleyip o tema üzerinden yayınlar ve yazılar temin ediyoruz. İlgi alanlarım felsefe, psikoloji, güncel haberler, kişisel gelişim, fizik, bilişim teknolojileri Şarkı söylemek, kitap okumak en sevdiğim iki şey. Bunları çok sık yaparım. Müzisyenlik yapıyorum uygun zamanlarda. Şarkı söylüyorum solo vokal olarak. Kendi ayakları üzerinde duran, kendi kararlarını kendi alan, bağımsız insanları çok severim. Düşünce bağımsızlığı benim için çok önemlidir. Potansiyel enerjileri ile kendilerini hissettiren farkettiren insanları çok severim. Şu an 27 yaşındayım. 28'i beraber görme dileği ile.... Sevgiler..." (6)

Listelerde mesleğini eğitim; ilgi alanlarını felsefe, psikoloji, güncel haberler, kişisel gelişim, fizik, bilişim teknolojileri, tarih ve tiyatro; sevdiğim kitapları Paulo Coelho'nun tüm kitapları ama özellikle Portobello Cadısı, OSHO, Elif Şafak ve Turgut Özakman; sevdiği müzikleri Loreena McKennitt, MFÖ, Leman Sam, Mazhar Alanson, Enya ve Kitaro; sevdiği filmleri The Hangover, Hayatın Hakkını Ver, Babam ve Oğlum; yaptığı sporları aerobik, fitness, yürüyüş ve yüzme olarak belirtmiş. (6)

Kuşkusuz değişmeyen tek şey değişmenin kendisidir. Geçen yıllar insanın yaşama bakışını, hoşlandıklarını ve hoşlanmadıklarını, yaptıklarını ve yapmadıklarını değiştirebilir. Yaşamla, insanla, doğayla, evrenle ilişkilerini dengeli ve sağlam tutabilenler özlerindeki olumlu yanları koruyarak daha da ileriye gidebilirler. Şimdi çok tatlı bir çocuğun annesi olan sevgili Duygu'nun da böyle olduğuna inanıyorum. O dönemdeki yazılarında "egoların çatlaklarından", güvenin çok çeşitli hallerinden, bam telinin koordinatlığından, seçkin olmaktan ve hedef belirlermekten söz etmiş: (7)

"Herkes hayata kendi egolarının çatlaklarından bakar…”

"Bu paylaşımım hayatın kilit noktalarından biri aslında. Hayatımıza neredeyse tam etki eden konulardan biri. Yanılgılar."

"Güvenmeli mi? Güvenmemeli mi? Ne! Güven mi? Ne güveni? En iyisi güvenmeli! Güven! Çok çeşitlidir güven. Kendine, bir başkasına, durumlara, hayata karşı… İşte bu güvenin duruşudur ve bizim ona bakışımızdır."

" 'Bam teli' en mühim koordinattır insan nazarında. Herkes bilir kendi bam telini o kadar özeldir yani. Aile diyeceğim ben bam teli(m) için."

"Seçkinleşme! Sizlerle bu konuda konuşmak istiyorum. Aslına  bakılırsa bizler birey olduğumuza o kadar inanıyoruz ki; peki bu kavramı biraz daha irdelediğimizde gerçekten de böyle miyiz?
"

"Değerli okurlar bazen düşünüyorum hedeflerimiz ve onlarla olan ilişkilerimiz var. Hedef belirlerken o kadar arada kaldığımız olur ki!"



Duygu Özlem'in başka yazılarına da ulaşılabiliyor. (8) 2011 ile 2013 arasındaki yazı başlıkları:


Bağımlı Ebeveyn Sendromu...
Finansal Okuryazarlık/Para Yönetimi...
Paranızı Okuyabiliyor musunuz?
21. Yüzyıl ve Kazanç...
21. Yüzyıl Eğitiminde Revizasyon...
İşsizlik Sorunu ve Türleri...
Hakkında ne düşünmemi istiyorsun?
Şirketinizin ve işinizin dilini çözdünüz (mü?)
Vazgeç, bırak gitsin! gelsin yenisi...
Ötekileştirme metaforu...
Okurken staj imkanıyla iş yaşamına önde başlayın...
Toprağın çocukları vizyonda...
Kızma birader! ne mümkün...
Tekamülün sistematiği...
Algıda yanılsama-ifadede geri duruş-sorumluluğu alınmamış bir hayat nasıl olur?
Nefs (ego) ve hayır (iyilik)...
Enerji yolumuz, kendi yolumuz...
Sorumluluğa dair...
Büyümek ve bütünleşmek adına gestalt (geştalt) terapi...
Bakış açısı...
Matris (sanal düzlem)...
Korkuların tezahürü...
Bilmek ya da bilmemek işte bütün mesele bu...
öğretmen olarak hak yemek ve yememek elimde...
Bam teli...
Güven meselesi...
Kronikizm ve kronikerlar...
Yanılgılar...
Hedeflerimizi belirlerken...
Kendin ol - seçkin ol...

Bağımlı Ebeveyn Sendromu'ndan söz ederken "Aileler çocuklarının ilişkilerini nasıl etkiliyor?" diye sorduğu yazısında Albert Einstein'dan bir alıntı aktarmış:

“Mutlu olmak istiyorsan, bir amaca bağlan; insanlara ya da eşyalara değil."

Ebeveynlerin çocuklarından beklentilerinin ve onlara karşı bağımlılıklarının ciddi bir sorun olduğunu, bunun çözülmesinin farklı hayatlar ve rahat mutlu insanlar demek olacağını belirterek neler yapılabileceğine değinmiş. Ailelere ve özellikle annelere seslenmiş:

"Artık 21. Yüzyıldayız. Yeni çağdayız, çağ atladık yani. Değişsin bir şeyler artık. Gelişmeye açık olalım. Her şeye direnç gösteren yanımızdan kurtulalım bir zahmet."

....



Eskiden de böyle miydi bilmiyorum. Güncel hızla eskiyor, gündemden düşüyor. Geçmişle ilişkimiz hızla kopuyor. İşe yarar bilginin akışını hızlandırması, sorunlara çözüm getirmesi, haksızlıklara karşı bilinçle karşı çıkan bir toplum yaratması beklenen güçlü iletişim ağımız amacına ulaşıyor mu?

Yazmadığım bir yazı için Mehveş Evin'den aşağıdaki notu almışım:

"Galatasaray Üniversitesi 2.sınıf öğrencisi Cihan Kırmızıgül bir gün Kağıthane'de yürürken göz altına alınmış, 22 yaşındaymış. 25 ay tutuklu kaldıktan sonra 11 yıl 3 ay hapis cezası verilmiş. Mehveş Evin, 24 yaşında bir insanın 11 yılını çalmaya kalkmanın hala neden bu kadar kolay olduğunu sormuş. 'Devletin gençleri cezalandırmak ve öğretim hakkından mahrum bırakmak yerine onları topluma kazandırma sorumluluğu yok mu?' diye sormuş. Bugün 600 öğrencinin TMK kapsamında tutuklu olduğunu, birkaç yılda bu kapsamda tutuklanan kişi sayısının 13 bini bulduğunu eklemiş."

İnsanının, özellikle de gençlerinin önlerine sağlıklı yollar açamayan, güven ortamını kalıcılaştıracak temelleri oturtup şeffaflığı sağlamayan toplumların bir geleceği olabilir mi?

....



İletişim çağında soluk almayı bilen gençlerin yeni çağın olanaklarını kullanmayı her geçen gün daha iyi öğreneceğine, iyide ve güzelde buluşarak haksızlıklara dur demenin yeni yollarını bulacaklarına inanıyorum. Herkes kendi çocuğunun geleceğini düşünerek davranabilirse, Duygu'ların çocukları kuşkusuz çok daha güzel bir dünyada yaşayacak.


4. Mehmet Arat, Lalabey Yazıları, http://lalabeyoykuleri.blogspot.com.tr/
5. Mehmet Arat, Yeni Yılın Umut Işıkları, http://lalabeyoykuleri.blogspot.com.tr/2015/09/yeni-yln-umut-isklar.html